Çöplerin İçinde Sanat

Oldum olası çöp karıştıranlara bakarım acaba birşey bulacak mı diye. Ama asla karıştırmam. Bu net bir prensibimdir her ne kadar üretimine katkı da sunsam bende herkes gibi kokusundan nefret ederim. Ama birisi aslında yanından hızlı hızlı geçtiğimiz çöp kovalarını enstalasyona çevirmiş.

Topağacı Nişantaşı taraflarında ilk meyvelerini veren bu sanatsal durum korkarım ki yayılamayacak. Zira yapabilmek için çöpün içine girmek gerekiyor. Bunu herhangi bir atölyede filtre kahve içerek yapabilmek mümkün değil. Belki filtre kahve içerek yapılabilir ama o kahveyi çöpün üzerine içine girmeden önce koyman gerekir. Bu durumda kaç kişi bunu yapar ki üstelik pandemi denen bir mevzunun insanları dezenfektan, kolonya ve hijyen manyağı yaptığı bir dönemde. İnsan bir diğer insanın elini virüs bulaşır diye sıkmazken ( İş için gittiğim bir mekanda ayakkabı tarafına fısfıs dezenfektan yemiş biri olarak söylüyorum bunu) Bunu devam ettirecek başka kişilerin çıkma ihtimali çok düşük. Bu işi ilk gördüğümde oha bu nasıl oldu diye bi düşündüm. Sürekli önünden geçtiğim çöp kovası sergi salonuna dönmüştü. Tarzıda güzeldi. Duvarlarda elektrik direklerinde grafitiler veya çıkartma, stencil falan görüyordum zaten ama bu bambaşka bir kafaydı. İçlerine etiket, dergi kapakları, broşür gibi bişeyler yapıştırılan çöp adeta insanı içine çekiyordu. Bir kaç fotosu burada, büyütebilirsiniz. Derken kim bu diye merak etmeye başladım artık her çöp kovasını karıştıranı daha dikkatli izliyordum kim olduğunu bulmak için.  Sibel Arna bulmuş aşağıdaki videoya bakabilirsiniz. Karşınızda İnan Şık

Fotolar Uğur Bektaş